ANA SAYFA
BİYOGRAFİ
HABERLER
TAKLİT MERCESİ’NİN HABERLERİ
BÜRO HABERLERİ
VEKİLLERİN VE MUTEMETLERİN HABERLERİ
TAVSİYELER VE TALİMATLAR
SORULAR
DERSLER
FIKIH DERSLERİ
USUL DERSLERİ
TEFSİR DERSLERİ
AHLAK DERSLERİ
ESERLER
AÇIKLAMALAR
SORU:İmam Hüseyin (as): “Kim Allah'a (ibadet etmede) hakkıyla ibadet ederse, Allah ona arzusunun ve gücünün yetmeyeceğinden fazlasını verir.” Öyleyse gerçek manada Allah’a nasıl ibadet etmeliyiz?
CEVAP:Yüce Allah’ın adıyla… İnsan ibadet etmeden önce ibadetin manasını kavramalıdır. İtaat ve ibadet arasında durum ve anlam sıklıkla karıştırılmaktadır. İnsan, farzları ve müstehapları yerine getirmenin ve haramları terk etmenin ibadetin özü olduğunu sanır ama bu doğru değildir. İbadetin başlangıcı sadece teslimiyet ve tevazudur. İnsanın yaradanın karşısında kendisini küçük ve hakir görmesi ibadetin ta özüdür. İnsanlar putlara, güneşe, aya ve diğer yaratıklara tapıyorlardı. Allah'ın işaret ettiği gibi bu şeylerin emir ve yasaklarına uymuyorlardı. (Allah'ı bırakıp, size hiçbir fayda ve zarar vermeyen şeylere mi tapıyorsunuz?) Ve (Allah'ı bırakıp size hiçbir zarar ve fayda veremeyecek şeylere mi tapıyorsunuz? Allah işitendir, bilendir.) Dolayısıyla ibadet, akıl sahibi insanın ibadet edilene teslim olması ve teslim olduktan sonra bağlı kalmasıdır. İ itaat fiilleri, bunları yapanın emir ve yasaklarına uyanlara itaat ettiğine, teslim olduğuna; itaat, emir ve yasaklara uymasına delalet ettiği söylenebilir. Putlara ve diğer yaratıklara tapanların, onların hiçbir şeye zarar vermediğini veya hiçbir şeye fayda sağlamadığını kabul ettirmek anlamına gelen pek çok ayeti şerife vardır. Evet, bahsettiğimiz anlamda gerçek ibadete ulaşmak marifete bağlıdır ve bunun iki yolu vardır. İnsanların çoğunun ulaşabildiği ilk yol, yaratılmışlara bakarak yaratıcıyı tanımaktır. Ayetler, Cenab-ı Hakk'ın buyurduğu gibi, ikinci anlamda marifet edinmeyen veya marifetten yoksun olanlara bunu emretmektedir. Her şeyden münezzeh olan yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Develerin nasıl yaratıldıklarına,” “Gökyüzünün nasıl yükseltildiğine,” “Dağların nasıl yerleştirildiğine,” “Yerin nasıl düzleştirildiğine akmıyorlar mı?” İbrahim'in (as) Nemrut'a şöyle söyledi: “Allah güneşi doğudan getiriyor, haydi sen de onu batıdan getir bakalım” deyince o kâfir ne diyeceğini bilemez halde donup kaldı. Allah, böylesi zâlimler gürûhuna doğru yolu göstermez.” Bu bilgiye biraz akıl sahibi olan herkes erişebilir. İbadetin ikinci manası ise, yaratıcının zatını, O'ndan başka hiçbir şeye vesile olmaksızın bilmektir ki, bu ilim, gerçek ilimdir ve Yüce Allah, hadis-i kutside olduğu gibi kuluna şöyle söylemektedir: “Ben gizli bir hazineydim, bilinmeyi sevdim, bilineyim diye mahlukatı yarattım.” - bu anlamda alıntıdır - Ravzat al-Muttakin, cilt 2, s. 710, Bihar el-Envar, cilt 84, s. 344 / Şerh Usul el-Kafi, Al-Mazandarani, cilt 1, s. 229, Vesail el-Muhakkık el-Karaki, cilt 3, s. 159, Maşarik Envar el-Yakin, s. 39. Ve Müminlerin Emiri’nin (as) bir rivayetinde (Katolikos şöyle dedi: Söyle bana, Allah'I, Muhammed aracılığıyla mı tanıdın, yoksa Muhammed'I, Allah’ın aracılığıyla mı tanıdın?) Ali bin Ebu Talib (as) şöyle dedi: “Allah'ı Muhammed (saa) aracılığıyla tanımadım, fakat Muhammed'I, Allah onu yarattığında içinde uzunluk ve genişlikte sınırlar yarattı, bu yüzden bunun akıl yoluyla planlandığını ve yapıldığını bildim. Tıpkı meleklere kendisine itaat etmelerini vahyettiği ve onlara hiçbir benzerlik ve suret olmaksızın kendisini tanıttığı gibi, ilham ve irade de O'ndandır.” Et-Tevhid, Şeyh El-Saduk, s. 287, H/4. Bu tür bilgiye kişi kendini arındırmakla ve temizlenmekle ulaşır. Bu ilim meşhur kelimelerle şöyle ifade edilebilir: “Ayna temiz ve tozdan arındırılmışsa, eşyanın görüntüleri ona yansır.” Aynı şekilde, eğer bir kişinin ruhu arınırsa, ruhun saflığına ve temizliğine göre yaradan'ın zatı ona tecelli edecektir. Örneğin bir yönü yakınlaştırdığı gibi diğer yönleri uzaklaştırır. Allah en iyi yolu gösterendir.
ÖNCEKİ
1
SONRAKİ